lost izlemeye devam etme nedenlerimden en önemlisinin adını öğrendim; kate. düşen uçakta kurtulanlardan biri de kate olmasaydı izlemeye devam eder miydim emin değilim.
jack'e gelince; kendini adanın fahri cumhurbaşkanı sanıyor olmalı. her şeye burnunu sokuyor. her yere yetişmesi, yardım etmesi iyi güzel de kahramanlığı bazen diğerlerine de bırakmalı. ama kabahat diğerlerinde ki sap gibi ortalıkta dolanıyorlar. ulan adam bir merak eder ne oluyor, ne bitiyor. belki enkazın altından yaşayan birileri vardır, belki civarda ada yerlileri vardır. yok, çoğunun skinde bile değil. boşuna lanet olası kendini beğenmiş, burnu havada obez amerikalılar dememişiz zamanında
bu arada sürekli sigara içen kirli sakallı bir adam var. henüz ismini bilmiyoruz. şu sayid adındaki iran'lı ile kavga eden. belli etmese de içten içe kate'e ilgi duyuyor ve kate ile jack arasında bir yakınlaşma ihtimali canını çok sıkıyor. jack'in 'hero' rolünü iyice benimsemesi de aralarındaki gerilime tuz biber ekiyor. sürekli şüpheci tavırları biraz da şizofren olabileceği izlenimi uyandırıyor ama böyle tipler filmin sonunda kurtarıcı rolüne bürünebiliyor. senaristler onun hakkında ne düşünüyor, bölümler ilerledikçe göreceğiz.
bir de charlie var. keş. bir ara henüz uçakta -uçak türbulansa girdiğinde- tuvalete kaçınca benim de şüphelerimi çekmişti ama tuvalette ot çektiğini görünce zararsız, kendi halinde bir tip olduğunu anladım. ilerleyen bölümlerde de etkisiz eleman olmaya devam edeceğini düşünüyorum.
ikinci bölümün en büyük sürprizi sevdiğim kadını -bir flashback anında- ellerinde kelepçeyle görmek oldu. böylesine hoş bir kadını ellerinde kelepçelerle görmek hoşuma gitmedi.
jack'e gelince; kendini adanın fahri cumhurbaşkanı sanıyor olmalı. her şeye burnunu sokuyor. her yere yetişmesi, yardım etmesi iyi güzel de kahramanlığı bazen diğerlerine de bırakmalı. ama kabahat diğerlerinde ki sap gibi ortalıkta dolanıyorlar. ulan adam bir merak eder ne oluyor, ne bitiyor. belki enkazın altından yaşayan birileri vardır, belki civarda ada yerlileri vardır. yok, çoğunun skinde bile değil. boşuna lanet olası kendini beğenmiş, burnu havada obez amerikalılar dememişiz zamanında
bu arada sürekli sigara içen kirli sakallı bir adam var. henüz ismini bilmiyoruz. şu sayid adındaki iran'lı ile kavga eden. belli etmese de içten içe kate'e ilgi duyuyor ve kate ile jack arasında bir yakınlaşma ihtimali canını çok sıkıyor. jack'in 'hero' rolünü iyice benimsemesi de aralarındaki gerilime tuz biber ekiyor. sürekli şüpheci tavırları biraz da şizofren olabileceği izlenimi uyandırıyor ama böyle tipler filmin sonunda kurtarıcı rolüne bürünebiliyor. senaristler onun hakkında ne düşünüyor, bölümler ilerledikçe göreceğiz.
bir de charlie var. keş. bir ara henüz uçakta -uçak türbulansa girdiğinde- tuvalete kaçınca benim de şüphelerimi çekmişti ama tuvalette ot çektiğini görünce zararsız, kendi halinde bir tip olduğunu anladım. ilerleyen bölümlerde de etkisiz eleman olmaya devam edeceğini düşünüyorum.
ikinci bölümün en büyük sürprizi sevdiğim kadını -bir flashback anında- ellerinde kelepçeyle görmek oldu. böylesine hoş bir kadını ellerinde kelepçelerle görmek hoşuma gitmedi.
6 yorum:
ahahah ne kadar saf duygularla başlamışsınız lost izlemeye.. :D inanın çok şaşıracaksınız..
ben ki ikinci sezondan itibaren -durum komedisi hariç- bütün dizilerden sıkılırım, dördüncü sezon oldu hâlâ sıkılmış değilim.. hatta sezon yarılansın da alışık olduğum şekilde sabahlara kadar bütün bölümleri peş peşe izleyeyim diye bekliyorum..
ayrıca jack'e uyuz olanlar kervanına taşınabilirsiniz ilerleyen bölümlerde :D
sevgili birisi,
jack'a şimdiden uyuz oldum. hatta henüz bu diziyi izlemeye başlamamışken uyuz olmuştum. ama hakkını verelim adam her yere yetişiyor hızır gibi değil mi?
-spoiler vermekten ehemmiyetle kaçınınız;)
jack e şimdiden uyuz olduysan ileride neler düşüneceksin merak ediyorum. ayrıca niye bu kadar geç kaldın diziye başlamakla, yoksa bütün bunlar bir şaka mı, blog sahibi bizimle dalga mı geçiyor çözemedim.
şaka değil tabi ki sevgili sera,
lost dünyasına uzun süre girmemekte direndim ama direniş de bir yere kadar. tüm sezon dvd'leri de elimdeyken başlayayım dedim geçen gün ve bugün 2 mart pazar ve henüz 7. bölümü izledim. çok yavaş gidiyorum galiba. bu kritik meselesi de nereden çıktı bilmiyorum, kritik yapmak da zorlamaya başladı açıkçası.
şu ana dek gördüğüm en geç kalmış "lostie" siniz. bence blog açmak ve herkesin üzerinden 3 sene önce geçtiği konuları bir başınıza kritik etmek yerine turboya takarak 3 sezonu da izleyin ve kritiklerinizi 4.sezon üzerine yapın..
ayrıca sayid iranlı değil ıraklı ve charlie ot değil eroin kullanıyor. düzeltiyim dedim..
sana hak veriyorum. zaten bir süredir yazmayıp sadece izliyordum. irak'lı olduğunu biliyordum. nasıl öyle yazdığımı anlamadım. boş bir anıma denk gelmiş olmalı. ot-eroin-esrar meselesine gelince; bu konularda cahil olduğumu kabul ediyorum.
Yorum Gönder